28 Ağustos 2018 Salı

İnsafsızsın mantı! 🥟




Bayram bitti!!

N’aptınız dokuz gün ? Nasıl geçti? 

Gelsin baklavalar gitsin kadayıflar ve olmazsa olmaz şekerpare, börek, çörek, kavurmalar.
Aldığımız kilolar yanımıza hatıra kalsın, baktıkça anarız.  

Diyet zamanı! 

Kibrit kutusu kadar peynir ve bir dilim ince ekmek.. Kim doyacak onunla şimdi, eziyet, işkence!!  Vitrinden sana el sallayan pastalar, börekler, onca çeşit yemekler varken sen gel sunta gibi bisküvileri kıt kıt kemir.  Bu arada kilo aldırmıyor diye günde 14 paket bisküvi yeme! bir paketi 186 kalori, vallahi aldırır. 

Biz aslında milletçe seviyoruz diyet yapmayı ancak başlayana kadar, sonrası sevilmiyor, çekilmiyor, açlıktan mutsuz ve istenmeyen gelin tribi gibisin..
Biraz zaman geçince yiyen insanları resmen kıskanmaya başlıyorsun, bakıp bakıp  'ulan herif ne güzel yiyor' diyorsun ağzının suyu akarak. 'Acaba bugün diyeti bozsam mı? Yarın başlarım yine amaan ne olacak' diye kendi içinde verdiğin savaş, yaptığın vicdan muhasebeleri vs.   Ya kazanırsın ya kaybeder!  Kazanmak veya kaybetmek de duruma göre değişir,  eğer yediğim pasta, börek  beni gerçekten çok mutlu etti ise kazanan yine benim . Bilinçli olmak yani kendini kandırmamak en önemlisi. Bir de akşama dikkat dostlar akşam en önemli ve tehlikeli zaman dilimi. Tüm uzmanlar aynı şeyi söylüyor. 

He bir de diyet yaptığını sanarak kendi kendini kandıranlar var;

İlk iş, masada ki beyaz ekmeklerin esmer ekmeğe transformasyonu gerçekleşecek. .. 
Mesela Annem!  bir paket ekmek yiyor,  hem de tek öğünde, bir paket!!   'Napıyorsun ?' diyorum  ''esmer ekmek o kilo aldırmaz' diyor. Üstüne gitsem 'yediğimi mi sayıyorsun' ayakları.  Bildiğin Sünger Bob'a benzedi yiye yiye , ne o ama!  diyet yapıyor .   

Bazıları ise ' ben ekmek yemiyorum ' diyerek bir masayı  silip süpürenler, dolu tabak bulursan ne mutlu sana, he bir de yanında  diet cola olacak. 'Normal cola içemooor çunku şekarlıı''

Ayrı bir çeşit ise diyette olup kimseye görünmeden gizli gizli götürenler, dolaptan sessizce aşıranlar ve tam tersi  gözünün içine baka baka 'diyetteyim'  diyerek  koca koca lokmaları kibarca gömenler (Banu Alkan geldi aklıma bunu yazarken her nedense:)  bunlar ayrı bir hikaye konusu:) bir de bunlara kilo verdin mi diye sorun,  gram eksilmeseler de mutlaka 3 kilo vermişlerdir 

Son olarak,  diyete başlamak için de milletçe resmî bir gün belirlemişiz; Pazartesi!!  Yani şu pazartesi olmasa kimsenin diyet falan yapacağı yok.  Allah razı olsun bulandan. 
Diyeti bırakmanın resmi bir günü yok,  kilo verince falan da bitmiyor ! kimse birbirini kandırmasın!  bol yoğurtlu, acı soslu, sarımsaklı mantıyı gördüğün an bitti o iş. 


Ne demişler;
Feminizm kocayı bulunca
Komünizm parayı bulunca
Ateizm uçak türbülansa girince
Diyet mantıyı görünce biter:) son madde benden olsun.  


Hadi eyvallah!!










17 Ağustos 2018 Cuma

Bayram havası !


Zamanında çok söyledim; bak ortam değişiyor, dijitalleşiyor, insanlar artık eskisi gibi değil, sık sık görüşmüyor, sık sık görüşmeyi bırak neredeyse hiç görüşmeden aylar geçirenler var,  herkes işine gücüne dalmış kendi havasında,  varsa yoksa  sosyal medya, fotoğraf at, şuradayım de, buradayım de, üçgen vücutlar, bikinili pozlar, falan filanlar, merhaba demeyi bile  neredeyse kestiler’ dedim.

Beni dinlemedi ya da inanmadı !

 ‘Benim adım Bayram ! sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşuyorsun’ dedi kızarak. ‘Benim bir adım şanım var ! Adıma yazılmış şarkılar var, benden önce namım yürür, geleceğimi duyanlar heyecanlanır, bir gün önceden yemekler pişer, tatlılar yapılır,  tüm aileler bir araya gelip beni karşılar,  en güzel kıyafetler giyilir, çocuklara harçlıklar verilir beni mutlu karşılasınlar diye, ben gelince havası değişir ortamın, Bayram havası derler buna’  diye devam etti.

Eh be Bayram ! Ben bilmiyor muyum sanki bunları, her söylediğini noktasına virgülüne kadar biliyorum hemde!
Aslında sen de benim söylediklerimi çok iyi biliyorsun ancak kendine yediremiyorsun, görmezden geliyorsun.
Artık tüm ailenin bir arada seni karşılamadığını, o heyecanın artık sadece tatil heyecanından ibaret olduğunu, dijital ortamlarda sohbetlerin yapıldığını, çocukların seni bizim kadar tanımadığını!  Bayram havasının tatillerden çekilip atılan poz poz sosyal medya fotoğraflarına dönüşmesini.
Sadece hepsini  içine atıyorsun, belli etmiyorsun. 

Ama yine de sultansın be Bayram! Bunları bile bile hiç kendinden ödün vermeden, her zaman ki zarafetinle  ve bitmeyen umudunla gelip bir hatırımızı sormadan gitmiyorsun.  Helal olsun !  Biz sana ayıp ettik ! 

Ancak adına yazılmış o güzel şarkıları herkes biliyor hiç merak etme, hiç üzülme! At havanı yine sen!

Bugün Bayram erken kalkın çocuklar 
Giyelim en güzel giysileri 
Elimizde taze kır çiçekleri 
Üzmeyelim bugün annemizi
Bugün bayram çabuk olun çocuklar, 
annemiz bugün bizi bekler,
bayramlarda hüzünlenir melekler,
gönül alır bu güzel çiçekler..


Herkese selamını iletiyorum! 

Hadi eyvallah!













10 Ağustos 2018 Cuma

Zillinin oyunu!




Selam millet!

Bugün biraz blog sayfaları hakkında örnekler bakayım dedim,  genellikle  ‘bloğunuzdan para kazanmak istiyorsanız şunu yapın, bunu yapın’  gibi ifadeler var hep.   Ben de benim siteyi nasıl süslerim, nasıl tekrar dizayn ederim  derdindeyken gözlerimden bir anda dolarlar fışkırdı, e malum kur 6 TL yi vurdu geçti!  
Ancak buradan para kazanmak gibi bir niyetim yok arkadaşlar! Amacım sağa sola karaladığım yazılarımı bloğa taşıyıp herkesle paylaşmak sadece, bir faydam dokunursa ne mutlu bana. Yalnız kur 10'a dayanırsa birbirimizi tanımıyoruz :)

Bu arada niyeti olanlar varsa araştırsın sayfaları. Adamlar anlatmış.

Madem konu bundan açıldı hadi bugün 'Para' konuşalım.

Hiç kolay kazanılmıyor,  net! Temizlikçisinden tut doktoruna, mühendisine, bankacısına, oto tamircisine, marangozuna, berberine, öğretmenine, taksicisine kadar.  

Şimdi hepsine sor bakalım ‘nasıl gidiyor işler’  diye ;

*      Akşama kadar bir sürü  insanla uğraşıyorum, her cinsi var; temizi, pisi, hastalıklısı, manyağı, bir de üstüne yakınlarından şiddet görüyorum!! Yıllarca bunun için mi okudum!
*      Saatlerce yolcu sırası bekle vatandaşın biri gelsin taksine binsin 1 dakika sonra insin böyle şansın içine s.....
*      Elalemin pisliğini temizliyorum, akşama kadar ayaktayım. Fıtıklarım azdı üç kuruş para için.  
*      iş yapıyorum adam beğenmiyor, paramı ödemiyor, parça fiyatları aldı başını gitti, malzeme alamıyorum.
*      okudum mühendis oldum,  şantiyelerde zor şartlarda çalışıyorum, ailemden uzak, sevdiklerimden uzak,  a..

Dışarıdan bakınca en çok ben yoruluyorum diyorsun ancak boş laf,  gerçek öyle değil, herkesin arabesk bir hikayesi var. Amaç ne ? Para kazanmak ve kazandığını harcamak.

E şimdi  bu şartlarda soruyorum,   Parayı biz mi harcıyoruz ? Yoksa Para mı bizi harcıyor ?

Bu kadar emek ve uğraş vererek kazandığın paranın hepsini çeyrek ya da dolara yatırarak giden hayata arkadan el sallıyorsan,  Para seni çoktaaaan harcamış, hem de bozup bozup harcamış.
Tamam biriktir ama b..kunu çıkartma!  Hayatın sarı ve yeşilden farklı renklerini de gör. Tüm renkler bizler için yaratıldı pinti kardeşim. Patlat zulayı. Paranın esiri değil, sahibi ol..
Yardım et, bağış yap ve fazlasıyla sana döneceğinden emin ol. Bayram geldiğinde sinsice kapı deliğinden bakıp evde yokuz numarası yapma,  aç o kapıyı çocuklara harçlık ver.

Yine bu kadar emek ve uğraş vererek kazandığın paranın hepsini saçma sapan şeylerle bir anda da yiyip bitiriyorsan,  esaretin bedelini de ay başına kadar çekersin savruk kardeşim. ‘Sabahlar olmasın’ı bak bakalım şimdide söyleyebilecek misin?  Tırım tırım yersin o tırnaklarını şimdi.  Paranın her dediğini yapma, harcıyor seni, aklını başına topla! Saf! Ayağını yorganına göre uzat, sonra bir tarafın açıkta kalır, görürsün kabusları.

Ey ahali!  bütçen ne olursa olsun,  bu iki ‘uç’ örnek arasındaki optimum noktayı yakalayabilirsen kralsın, kraliçesin,  kendini yedirmezsin para denen zilliye.   

Yeri gelmişken itiraf edeyim; Ben ne zaman kenara iki kuruş koysam o para beni yiyor orada.  Sinsi sinsi ‘gel beni al, gel beni al’ diyor. Ekonomi dersi falan da gördüm yani tasarruf olayları, makro, mikro ekonomiler falan ancak o ses kulağımdan gitmedi ‘gel beni allll,  gel beni alll’.  Aldım ! ben hayatımda hiç para biriktiremedim. İğneyi kendine çuvaldızı başkasına.

Şimdi sorduğum sorunun cevabını kendini düşünerek sen cevapla…  

Son olarak  ‘zaten zor geçiniyoruz nasıl ikisinin ortasını yakalayacağız, demesi kolay’  diyen,  kolları dirseklerine kadar altın kaplı ablalarımı hariç tutarak; ev geçindiren, çocuk okutan, kira ödeyen, faturaları boylarını aşmış emekçi kardeşlerim, sizin de  iş tutan elleriniz dert görmesin. Siz optimal noktayı zaten aşmış alt üst etmişsiniz. Kazandığınız bu parayla, bu kadar sorumluluğu yerine getirebilen, çocuklarını okutan, evlendiren, büyüten, yetiştiren sizleri ekonomi kitaplarına örnek olarak koyup dünya da işlemek lazım.  Bıraksınlar şu teorik bilgileri  gerçek ‘ekonomi yönetimi’  burada. Helal olsun !!


Bu arada Ordu ve tüm Karadeniz’e de geçmişler ve selam olsun..

Hadi eyvallah!
















3 Ağustos 2018 Cuma

Senden daha güzel.....



Londra’dan herkese selamlar !
Dün itibariyle adımımızı attık buraya.. Beş günlük kısa bir ziyaret.   ‘İngilizce öğrenmek isteyenler’  başlıklı yazımı okuyanlar daha önce buraya neden ve nasıl geldiğimi  iyi bilir.
Bu sefer sorun olmadı millet!  gayet emin adımlarla çıktım hava alanından…

Gelişimizdeki amaç hem biraz turlamak hem de iki aydır dil kursu gören kuzenimi ziyaret etmekti, bu nedenle halamla birlikte geldik

Kalacağımız yere vardık ve bavulları bırakıp vurduk kendimizi yollara.

Londra güzel şehir arkadaşlar ancak burada yemek olayı biz Türkler için biraz sorun hatta sadece burada da değil tüm gavur memleketlerinde aynı.  Her yerde oturup yiyemiyorsun malum domuz eti tüketiyorlar. Ancak açta kalmıyorsun tavuk, balık ve farklı alternatiflerinde var.  
Buraya ilk gelişimizde uzun kalacağımız için ne bulduysam stoklamıştım bavula.  Kuru fasulyeden tut sucuğuna kadar.. Gerçi burada da kuru fasulye yapıyorlar ancak İngilizler onu kahvaltı menüsünde yiyor, çok şaşırmıştım.  Ayrıca zeytin, çok çeşit peynir ve reçelleri de var ama gözünü seveyim bizim pişilerin, peynirlerin, yağların, balların, kaymakların ve mis gibi çayın. Türk mutfağı harbiden aşmış olayı!  Geçenlerde bir yazı okudum ‘Tük mutfağı sağlıksız’ falan demiş biri ancak  eğer yemesini ve sağlıklı beslenmesini bilmiyorsan dünyanın neresine gidersen git sağlık sorunları peşini zaten bırakmaz.  Buna sebep mutfak değil, irade! Avrupa mutfağı daha sağlıklıymış! o zaman sormazlar mı adama ; hamurdan yapılan pizzalar, makarnalar, hamburgerler, çörekler, üç öğün yenilen patates kızartmaları ve yanında su gibi içilen biralar… Bunlar mı sağlıklı ?

Neyse, kaldığım yerden devam edeyim;  İngilizlerin meşhur Fish and Chips diye bir yiyecekleri var,  kızarmış levrek ve yanında özel soslu kızarmış patates ile servis ediliyor.  Eğer bir gün rastlarsanız deneyin mutlaka.  Bu arada Türkiye’de de yapılıyor haberiniz olsun ;) Ancak baştan söyleyeyim bizim   Adana, Urfa, beyti ve çökertme kebabının yanından geçemez!,  bana göre biri süper lig diğeri amatör lig gibi.  

Bu kadar yemek muhabbeti yeter, diğer konulara da kısaca bakalım.  

İngilizler gayet kibar ve yardımsever insanlar öyle söylendiği gibi soğuk nevale falan değiller.  Acayip saygılılar birbirlerine ve gerçekten bu yönlerini seviyorum.  Elin gavuru bile o kadar kibar yaklaşıyor ki sana Kırım kırım kırıldık. Bünye alışık değil tabi! 

Londra’da hemen her caddede tiyatro salonu ve opera  binasına rastlamanız çok normal sanata düşkün ve saygılılar.  

Burada park bahçe alanları çok güzel ve çok geniş. Hyde Park, Green Park, St. James Park, Richmond Park  ve Regent park benim gezdiklerim. Alabildiğine yeşil zemin ve ağaçlarla dolu. İnsanlar sere serpe yatmış yerlere. Kitap okuyanlar, sohbet edenler, top oynayanlar ne ararsan var. Kafa dinlemek için gerçekten mükemmel.  Gözüm çok aradı mangal dumanını, atletli amcaları, yerlere atılmış çöpleri ve çalıların arasına işeyenleri ancak bir tane bile olmaz mı ? Vallahi yoktu .. 
Parktaki sincapları beslemek de ayrı bir zevk. Benim küçük oğlanı besler gibi eline tutuşturuyorsun bisküviyi kıt kıt yiyor. Gayet mutlu mesut takılıyor hayvanlar.. Darısı bizimkilere .

Ulaşım kolay, metro ağı çok geniş.

Bir de London Eye denilen kocaman bir dönme dolapları var,  her kabini 20-25 kişi falan alıyor toplamda 32 kabinden oluşuyor dolap. Çamurlu derenin üstüne yapmış adamlar aleti, metrelerce kuyruk var manzara izlemek için. Biz de binmiştik üç sene önce falan . Ancak benim İstanbul’umun boğazına çok daha güzel yakışır o dolap.
Olurda bir gün yolunuz buraya düşerse Big Ben, Londra köprüsü, Madame Tussauds, Greenwich, Oxford Circus, British Museum, Buckingham Sarayı gibi yerleri de mutlaka görün! Görmeden geldik demeyin, ayıplarlar!

Ve son olarak her nerede olursam olayım hiç fark etmez yurduma sesleniyorum;

Kimseyi görmedim ben 
senden daha güzel, 
kimseyi tanımadım ben 
senden daha özel. 

Hadi eyvallah !